Haliç, Bizans ve Osmanlı dönemleri boyunca İstanbul’un doğal limanıydı. Altın Boynuz olarak da bilinen Haliç, aynı zamanda geleneksel ticaret yollarının kesiştiği yerde bulunuyordu. İpek Yolu’ndan kervanlarla getirilen mallar, Haliç’teki limandan Avrupa’ya ihraç edilirdi.
Günümüzde Haliç, Tarihi Yarımada’yı Beyoğlu’ndan ayıran bir su yolu olarak öne çıkıyor. Haliç’in güneyindeki Tarihi Yarımada‘da Sultanahmet ve Eminönü gibi eski semtler var iken, kuzeyindeki Beyoğlu‘nda ise Karaköy, Galata ve Cihangir gibi göreceli olarak daha modern semtler var.
Bu yazıda Altın Boynuz olarak bilinen Haliç’in tarihi hakkında bilgi bulabilirsiniz. Ayrıca Haliç kıyılarında gezilecek yerler de not edilmiştir. Buna ek olarak yazıda anlatılan yerleri harita üzerinde görebilirsiniz.
İçerik Listesi
Haliç (Altın Boynuz) Tarihi

Haliç’in tarihi İstanbul’un bir Antik Yunan kolonisi olduğu zamanlara kadar uzanıyor. İstanbul milattan önce 7. yüzyılda Byzantion adında bir kent-devleti olarak kurulmuştu. İstanbul’daki bu ilk yerleşim kabaca bugünkü Topkapı Sarayı‘nın olduğu yerdeydi.
İstanbul’un iki önemli toprak parçasını (Fatih ve Beyoğlu) ayıran Haliç, bir boynuza benzer. Antik Yunan döneminde bu kentte yaşayanlar günümüzde sarayın olduğu tepeden Haliç’i izlerken, güneşten dolayı suyun parladığını fark etmiş ve ona “Altın Boynuz” adını vermişlerdi.
Haliç, üç taraftan kara ile çevrili olduğu için tarih boyunca doğal bir liman işlevi gördü. Geleneksel İpek Yolu ve Baharat Yolu ticaret rotalarından gelen mallar, Galata limanından Avrupa’ya ihraç edildi. Bu operasyonu deneyimli denizci kavimler olan Cenevizliler ve Venedikliler yürütüyordu.
Venedikliler 1204’teki Latin İstilası sırasında Bizans İmparatorluğu‘na ihanet ettikleri için ayrıcalıklarını yitirdiler. 1261’te Konstantinopolis’in Haçlı birliklerinden geri alınmasından sonra tüm ticari imtiyazlar Cenevizlilere verildi. Onlar da Haliç’in girişindeki limanı güvenceye almak için Galata Kulesi‘ni inşa ettiler.
İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet işleyen düzeni bozmak istemedi. Bu sebeple hem Ceneviz Cumhuriyeti‘ne, hem de Venedik Cumhuriyeti‘ne benzer imtiyazlar tanındı. Böylece geleneksel İpek Yolu ticareti devam etti.
Haliç Kıyılarında Gezilecek Yerler

Haliç kıyılarında gezilecek yerler muhteşem bir kültür mirasına ev sahipliği yapıyor. Bu sebeple de İstanbul’da gezilecek tarihi yerler yazısında listelediğim yerlerin çoğu bu bölgede yer alıyor.
Haliç’teki semtlerde hatırı sayılır bir Bizans mirası var. Özellikle geç Bizans dönemine tarihlenen kiliselerin çoğu burada görülebilir. Buna karşılık Haliç’in iki yakasında da en çok sayıda tarihi eser Osmanlı İmparatorluğu‘ndan miras kalmış.
Yazının girişinde ve ortasında birer tane harita var. Bunlardan ilki Beyoğlu Belediyesi’nin yaptığı bir canlandırma haritası, ikincisi ise Google haritalarından aldığım ekran görüntüsü.
Yazıda anlattığım yerleri haritalar üzerinde işaretlemeye çalıştım. Bu konuda amatör olduğum için elimden bu kadarı geldi. Ancak her ne kadar basit olsa da haritaların size fikir edinmeden yardımcı olacağını umuyorum.
1. Eminönü

Eminönü, Tarihi Yarımada’nın ulaşım merkezlerinden biri. Buradan ünlü tarihi eserlerin bulunduğu Sultanahmet’e veya aksi istikametteki Taksim’e kolayca gitmek mümkün. Eminönü’nden ayrıca Anadolu Yakası’ndaki Kadıköy ve Üsküdar’a da 20 dakikada bir vapur kalkıyor.
Eminönü’nün en meşhur tarihi eseri Mısır Çarşısı olarak öne çıkıyor. 350 yıllık bu Osmanlı çarşısı ve yanındaki Yeni Cami, Eminönü Meydanı’nın simgesi haline gelmiş. Ayrıca İznik Çinileri‘nin en güzel örnekleri ile süslü Rüstem Paşa Camii, Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş bir eser olarak yine bu bölgede bulunuyor.
Eminönü’nün yanındaki bir meydan olan Sirkeci’de asırlık esnaf lokantaları bulabilirsiniz. Ayrıca İstanbul’un en iyi tatlıcıları da buradadır. Sirkeci Tramvay İstasyonu’nun çevresindeki tatlıcılardan baklava veya lokum alabilirsiniz.
2. Unkapanı

Unkapanı, Tarihi Yarımada’nın tam ortasından geçen Atatürk Bulvarı’na ev sahipliği yapıyor. Unkapanı’ndaki köprüden geçerek Tarlabaşı Bulvarı aracılığı ile Taksim Meydanı’na kadar ulaşmak mümkün. Buna karşılık Tarihi Yarımada’nın içine doğru ilerlerseniz, Eski İstanbul’un kalbi olan Fatih’e ulaşırsınız.
Atatürk Bulvarı’nın doğu tarafından Şehzadebaşı semti var. Burada Osmanlı döneminden kalan en güzel camilerden biri olan Şehzade Camii‘ni gezebilirsiniz. Buna karşılık bulvarın batı tarafı ise sizi Zeyrek semtine götürecektir. Zeyrek’te ise özünde Bizans döneminden kalma bir kilise olan Zeyrek Camii vardır.
Unkapanı’ndaki en eski tarihi eser ise günümüzde Bozdoğan Kemeri olarak bilinen Valens Su Kemeri’dir. Roma döneminden kalan bu yapı 1600 yıllık tarihi ile İstanbul’un en önemli Roma dönemi eserleri arasındadır.
3. Zeyrek

Zeyrek, Bizans döneminde şehrin en büyük dini yapılarından biri olan Pantokrator Manastırı‘na ev sahipliği yapıyor. Manastırın kilisesi, 1000 yıl önce inşa edildiğinde Ayasofya ve Havariyyun Kilisesi’nden sonra İstanbul’un en büyük kilisesiydi.
Pantokrator Manastır Kilisesi, İstanbul’un fethinden sonra camiye çevrildi ve Molla Zeyrek Camii adını aldı. Yakın zamanda restore edilen bu yapı, 1000 yaşında olmasına rağmen sapasağlam ayakta duruyor.
Zeyrek sokaklarını gezerken Osmanlı döneminden kalan ahşap evleri görebilirsiniz. Bu evler size İstanbul’un Osmanlı dönemindeki sivil mimarisi hakkında size ipuçları verecektir. Zeyrek, Haliç kıyılarında gezilecek en güzel yerlerden biridir.
4. Cibali

Cibali, Osmanlı döneminin en kozmopolit semtlerinden biriydi. Bu sebeple de Cibali’de Aya Nikola kilisesi gibi gizli mücevherler vardır. Cibali aynı zamanda son yılların popüler aktivitelerinden Fener Balat turlarının da başlangıç yeridir.
Cibali, Fener ve Balat’ı kapsayan turlar size Osmanlı döneminde şehirde yaşamış olan gayrimüslimlerin yaşamı hakkında bir fikir verir. Bölgenin kültürel zenginliğinin tadını çıkarırken, son yıllarda Balat’ta açılmış olan kafe ve restoranların da tadını çıkarabilirsiniz.
Fener Balat yürüyüş turları genelde Kadir Has Üniversitesi’nin önünden başlar. Üniversitenin hizmet verdiği görkemli bina, aslında Osmanlı döneminden kalan bir tütün fabrikasıdır. Bu yapıda 19. yüzyıl Osmanlı mimarisinin izlerini görebilirsiniz.
5. Fener

Fener, Osmanlı döneminde Rum asıllı vatandaşların yaşadığı yerdi. Bu sebeple de semtte birçok Ortodoks kilisesi görülebilir. Bunların arasında Aya Yorgi (Aziz George) kilisesi öne çıkar.
Aya Yorgi Kilisesi, Fener Rum Patrikhanesi‘nin içinde bulunmaktadır. Ortodoks halklarının onursal merkezi olan Patrikhane’yi ziyaret ettikten sonra, semtin tepesinde bulunan Fener Rum Lisesi’ni de görebilirsiniz. Kırmızı tuğlaları ile dikkat çeken bu bina, 19. yüzyılda inşa edilmiştir.
Üstteki resimde ise Fener’in renkli evlerini görebilirsiniz. Bölgeye giden herkesin fotoğrafını çektiği ve Instagram’da paylaştığı bu evler, Kiremit Caddesi’nde bulunmaktadır.
6. Balat

Balat ise Osmanlı döneminde Musevi vatandaşların yaşadığı bir yerdi. Bu sebeple Balat’ta İstanbul’un en önemli sinagoglarından Ahrida Sinagogu bulunmaktadır.
Balat ayrıca Osmanlı dönemi boyunca meyhaneleri ile ünlü bir semtti. Haliç’in en meşhur meyhanelerinden bazıları halen burada bulunur. Bunlara Agora Meyhanesi’ni örnek verebiliriz.
Balat’ın meşhur renkli evlerinin fotoğrafını çekmek isterseniz, Merdivenli Yokuş Sokağı’na gidebilirsiniz. Burada Osmanlı döneminden kalma 7 tane cumbalı ev yan yana dizilmiştir. Rengarenk boyanmış olan bu tarihi evler, Balat semtinin simgesidir.
7. Ayvansaray

Ayvansaray da Fener ve Balat gibi Haliç kıyılarının en kozmopolit semtlerinden biriydi. Burada Bizans döneminin ikinci büyük sarayı olan Blakhernai Sarayı bulunurdu. Her ne kadar saray günümüze ulaşmamış olsa da, ek binası olduğu düşünülen bir yapı halen buradadır.
Blakhernai Sarayı’ndan kaldığı düşünülen Tekfur Sarayı, yakın zamanda restore edilerek müze haline getirildi. Günümüzde Tekfur Sarayı Çini Müzesi olarak bilinen bu yapı, bize Orta Çağ’daki Bizans mimarisi hakkında fikir vermektedir.
Bizans imparatorları erken dönemde Sultanahmet’teki Büyük Saray‘da yaşamışlardı. 11. yüzyıldan itibaren Haliç kıyılarındaki Blakhernai Sarayı’na taşındılar. Zengin dekorasyonu ile dillere destan olan bu saray, 1204’te İstanbul’un Haçlılar tarafından yağmalanması sebebiyle büyük zarar gördü.
8. Eyüp

Eyüp, Haliç’in sonlarına yaklaştığımız bir noktada konumlanıyor. Bu sebeple de Eyüp’teki Pierre Loti Tepesi’ne çıkıp doğuya doğru baktığınızda, Haliç’in tamamı gözlerinizin önüne serilmiş oluyor.
Eyüp’te İslam tarihinde çok önemli bir yeri olan bir sahabeye adanmış olan Eyüp Sultan Camii bulunuyor. Yine çok yakında Osmanlı döneminden kalan Mimar Sinan yapısı Zal Mahmut Paşa Cami de var.
Pierre Loti Tepesi’ne teleferik ile tırmanarak Haliç’i tepeden izlemek, Haliç’te yapılacak en iyi şeylerden biri. Fransız asıllı bir şair olan Pierre Loti de şiirlerini bu güzel manzarayı izleyerek yazmış. Bu tepe İstanbul’da fotoğraf çekilecek yerler arasında öne çıkıyor.
9. Sütlüce

Sütlüce, Haliç’in sonlandığı bir noktada bulunuyor. Bu semtin en önemli özelliği ise İstanbul’da çocuklarla gezilecek yerler arasında olan Miniatürk’e ev sahipliği yapıyor olmasıdır.
Miniatürk, hem İstanbul’un, hem de tüm Türkiye’nin en ünlü tarihi eserlerinin küçük modellerinin sergilendiği bir yer. Bu eserler arasında günümüzde halen ayakta olan yerler olduğu gibi, zamanla yok olmuş kıymetli yapılar da var.
Örneğin Antik Çağ’da dünyanın 7 harikasından biri olan Artemis Tapınağı ve Halikarnas Mozolesi’nin bir modeli Miniatürk’te sergileniyor. Buradaki tarihi yerleri inceleyerek Türkiye’de gezilecek tarihi yerler hakkında bilgi edinmek mümkün.
Miniatürk, çocuklu aileler için Haliç civarında gezilecek en güzel yerler arasında geliyor. Miniatürk’te çocuklar sadece tarihi eserlerin küçük ölçekli modellerini görmekle kalmıyor, kendileri için tasarlanmış birçok aktiviteye de katılabiliyorlar.
10. Hasköy

Hasköy, Haliç’in kuzey yakasında, Beyoğlu ilçesinde bulunan bir semt. Şu ana kadar bahsettiğimiz yerlerin (Sütlüce hariç) hepsi Tarihi Yarımada’da kalıyordu. Şimdiden itibaren Haliç’in diğer yakası olan Beyoğlu’ndaki yerlerden bahsediyor olacağız.
Hasköy’ün en önemli özelliği Rahmi Koç Müzesi‘ne ev sahipliği yapıyor olması. Bu müze Türkiye’nin ilk endüstri müzesi olarak biliniyor ve bizlere nostaljik arabaları, gemileri, uçakları ve hatta denizaltıları tanıtıyor.
Rahmi Koç Müzesi’nin koleksiyonlarını gördükten sonra, burada harika bir yemek molası vermek de mümkün. Müzenin Haliç kıyısında konumlanan restoranları ve kafeleri, ziyaretçilere harika bir deneyim vaat ediyor.
11. Galata

Galata, son yıllarda İstanbul’un en hızlı gelişen semtlerinden biri. Bir zamanlar Ceneviz ticaret kolonisinin yaşamış olduğu Galata’da bu dönemden kalma birçok tarihi eser var.
Bu eserlerin en başında Galata Kulesi geliyor. Semtin simgesi olan Galata Kulesi, Cenevizliler tarafından İstanbul limanını gözetlemek için Bizans döneminde inşa edilmişti.
Günümüzde Galata‘da çeşitli sanat galerileri, restoranlar, kafeler, şaraphaneler ve jazz barlar var. Butik otelleri ile meşhur olan semtte ayrıca çok şık Airbnb daireleri de bulunuyor.
12. Karaköy

Karaköy son 10 yılda çok büyük bir değişim geçirdi. İstanbul Kruvaziyer Limanı’nın tamamen yeniden inşa edilmesiyle ortaya çıkan Galataport, Karaköy‘e de hareketlilik getirdi.
Karaköy’de 16. yüzyıldan kalma bir cami olan Kılıç Ali Paşa Camii’ni gezebilirsiniz. Bu güzel caminin yanındaki Kılıç Ali Paşa Hamamı da İstanbul’un tarihi hamamları arasındadır.
Karaköy ayrıca İstanbul’daki en iyi kahvaltı mekanlarından bazılarına ev sahipliği yapar. Bunlara örnek olarak Namlı Gurme ve Naif adlı restoranları sayabiliriz.
Ayrıca İstanbul’un en iyi baklavacıları arasındaki Güllüoğlu da yine Karaköy’de bulunur. Karaköy’ün sokaklarını gezdikten sonra farklı bir atmosfere girmek isterseniz, İstanbul Modern Sanat Müzesi‘ni de gezebilirsiniz.
Haliç (Altın Boynuz) Tarihi Hakkında Bilgi by Serhat Engül
Leave a Reply