Bu yazı, İstanbul tarihindeki en önemli manastır olan Studios Manastırı ve manastırın çekirdeğini oluşturan Studios Manastırı Kilisesi ile ilgili. Osmanlı döneminde camiye çevrilen ve İmrahor İlyas Bey Camii adını alan yapı, İstanbul’un en köklü tarihi eserlerinden biri.
Studios Manastırı’nın tarihinden önce, Roma İmparatorluğu’nda Hristiyanlığın nasıl bir politik güç haline geldiğini anlatmak istiyorum. Bu amaçla da Roma tarihi ile ilgili kısa bir özet geçip, Konstantinopolis’in en güçlü manastırının nasıl ortaya çıktığını vurgulamış olacağım. Keyifli okumalar dilerim.
Pagan Döneminde Roma İmparatorluğu

Antik Roma’da siyasi güç edinmek için askeri zaferler kazanmak gerekiyordu. Bu henüz Roma İmparatorluğu kurulmadan, Cumhuriyet döneminden itibaren başlayan bir gelenekti. Örnek olarak Julius Caesar döneminden biraz bahsetmekte fayda var:
Julius Caesar, dilimize Triumvirlik olarak çevrilen “Üçlü Yönetim” döneminde Roma’yı yöneten üç konsülden biriydi. Ordunun başına geçip uzun yıllardır Roma’nın başına bela olan barbar kavimlerin üzerine yürüdü. Galya’da ve Britanya’da kazandığı zaferler onu yenilmez yaptı. Yıllar boyunca yönettiği Roma lejyonlarındaki askerler ona adeta tapıyordu. Julius Caesar’ın kendini imparator ilan edeceğinden çekinen Roma Senatosu ona bir suikast düzenledi.
Yerine manevi oğlu Augustus Caesar geçti ve Julius Caesar’dan beklenmiş olan şeyi o yaptı. Yani kendini “İmparator” ilan etti. Antik Çağ’ın en kudretli devleti olan Roma İmparatorluğu kurulmuştu. Başında ise ilk imparator olarak Augustus vardı.
Bu sistem asırlar boyunca devam etti. Lejyonlar tarafından kutsanan generallerin yönetime el koyması bazı dönemler kaosa sebep oldu. Örneğin 235 ile 285 yılları arasında yaşanan 50 yıllık dönemde (Bkz: Crisis of the Third Century) onlarca imparator geldi geçti.
Roma İmparatorluğu’nda çok tanrılı pagan inancı vardı ve imparatorlar baştanrı Jüpiter’in yer yüzündeki gölgesiydi. İmparatorların siyasi kudreti, bir nevi kutsallık kalkanı ile destekleniyordu. Yaptıkları şeyler için kimseden onay almak zorunda değillerdi.
Paganizmden Tek Tanrılı Dine Geçiş

Bu sistemin değişmesini tetikleyen şey, İmparator Konstantin‘in (Constantinus) başa geçmesi oldu. Tetrarşi Dönemi adı verilen “Dörtlü Yönetim” sonrasında tahta çıkan Konstantin, büyük reformlar yaptı. Öncelikle başkenti Roma‘dan, Konstantinopolis’e (yani İstanbul’a) taşıdı. Sonrasında ise devletin dinini değiştirme yolunda güçlü adımlar attı.
Çok tanrılı pagan dinini terk eden İmparator Konstantin, yükselen değer olan tek tanrı inancına yol verdi. Hristiyanlığı benimseyerek, Roma ve Konstantinopolis’i kiliseler ile donattı. İşte bu noktadan itibaren imparatorların başına buyruk olma dönemi sona erecek ve Tanrı’ya hesap verme dönemi başlayacaktı.
Roma İmparatorluğu‘nda yeni düzene geçmek çok kolay olmadı. İmparator Konstantin döneminde başlayan değişim, 50 yıl içinde tamamlanacaktı. İmparator Theodosius dönemine gelindiğinde ise artık imparatorluğun birçok noktasında önemli din adamları vardı.
Din adamlarının imparatorların otoritesine ortak olmasını sembolize eden ilk olay, 393 yılında Selanik’te yaşandı. Bir halk ayaklanmasında 7000 kişinin katline yol açan emri veren İmparator Theodosius, vicdan azabı çekiyordu. Roma İmparatorluğu’nun en güçlü din adamlarından olan Milano Patriği Ambrosius’un huzuruna çıktı ve af diledi. Bu olay Roma tarihinde bir milattı.
İmparatorluğun dinsel merkezleri olan Roma, Konstantinopolis, Antakya, Kudüs ve İskenderiye’nin her birine birer Piskopos atanmıştı. Bu din adamlarının yönetimdeki etkisi her geçen gün arttı. Böylece “imparatorluk alameti” artık lejyonların kalkanları üzerinde göğe yükselmek değil, başpiskoposlar tarafından kutsanmak olmuştu.
Doğu Roma İmparatoru I. Leo döneminde, imparatora Konstantinopolis Patriği taç giydirdi. Böylece artık imparatorlar ve din adamları halkı birlikte yönetecekti. Roma İmparatorluğu’nun 395’te ikiye bölünmesinden sonra bu siyasi güç savaşlarının çok sık yaşandığını görürüz.
Konstantinopolis’in En Güçlü Manastırı

Yazıya bu kadar uzun bir giriş yapmamın başlıca sebebi, sizlere Hristiyanlığın Roma İmparatorluğu içinde nasıl bir güç haline geldiğini anlatmaktı. Çünkü bunu anlamadan devletin politikalarına yön veren “Kilise” kurumunun tarihteki rolünü anlamak güçtür.
Doğu Roma İmpatorluğu’nun (Bizans) en etkili din kurumlarından biri Studios Manastırı idi. Studios Manastırı’nın başkeşişi, Konstantinopolis şehrinde Patrik’ten sonra en yüksek otoriteye sahipti. Orta Çağ’da dünyanın en güçlü dini otoritesinin Roma’daki Papa, ikinci kişinin ise Konstantinopolis’teki Patrik olduğunu düşünürsek, Studios Manastırı‘nın da siyasi gücünü anlamış oluruz.
Konstantinopolis‘teki 80 adet manastır arasında, Studios Manastırı Kilisesi ilk sırada geliyordu. Vaftizci Yahya’ya adanmış olan kilise, bazı kaynaklarda Aya İoannes Prodromos Kilisesi olarak da geçmektedir.
Studios Manastırı Kilisesi Tarihi

Studios Manastırı Kilisesi, Konstantinopolis’ten günümüze ulaşmış en eski dini yapıdır. Doğu Roma konsülü olan Flavius Studius tarafından 462 yılında inşa edilmiştir. Varlıklı bir devlet adamı olan Studius, kiliseyi kendi arazisi üzerine inşa ettirmişti. Vaftizci Yahya‘ya adamış olan kilisenin çok önemli bir işlevi vardı. Çünkü Studios Kilisesi, 453 yılında bulunmuş olan Vaftizci Yahya’nın kafatasınının muhafaza edildiği yerdi.
Hristiyanlık inancındaki relikler (kutsal emanetler) çok önemliydi ve onlara sahip olan kiliselerin manevi kıymeti çok yüksek olurdu. Bu sebeple Hz. İsa’nın havarilerine veya Hristiyan dünyasında takdir edilen azizlere ait kemiklerin önemi büyüktü.
Studios Manastır Kilisesi, Arkadios Forumu ile Altın Kapı arasında bir yerde konumlanıyordu. Theodosius Surları’ndan şehre açılan en önemli geçit olan Altın Kapı, imparatorların da kullandığı anıtsal kapıydı.
Flavius Studius’un inşa ettirdiği kilisenin yanına sonradan bir manastır eklendi. Bin civarında keşişin yaşadığı manastır, kendi kendine yetecek imkanlara sahipti. Manastır bahçesinde tarım yapılıyor ve böylece manastıra yetecek kadar yiyecek temin ediliyordu. Önemli din adamları yetiştiren manastır, zamanla Bizans İmparatorluğu içinde önde gelen bir siyasi güç oldu.
Manastırın en etkili olduğu dönem Theodoros Studites‘in (İng. Theodore the Studite) başkeşişlik yaptığı dönemdi. Aziz Theodoros, Bizans imparatorları tarafından yürütülen İkona Kırıcılık hareketine şiddetle muhalefet etti.
Bizans İmparatorluğu’nda tahttan indirilen imparatorlar veya gözden düşen hanedan üyeleri keşiş hayatı yaşamaya zorlanmıştır. Bazen de rakipleri tarafından darbe ile indirilen imparatorlar canlarını korumak için kendi rızaları ile manastırlara sığınmışlardır. Studios Manastırı da V. Mihail Kalaphates, I. İsaakios Komnenos ve VII. Mihail Doukas gibi imparatorların canını kurtarmıştır.
Konstantinopolis’teki birçok yapı gibi Studios Manastırı da 1204’teki Latin İstilası sırasında büyük zarar gördü. IV. Haçlı Seferi sırasında şehri yağmalayan Latinler, kilisenin en önemli kutsal emaneti olan Vaftizci Yahya’nın kemiklerini de çaldılar. Manastır, Bizanslılar tarafından 1290 yılında restore edildi.
Studios Manastırı Kilisesi Mimarisi

Studios Manastırı Kilisesi, Hristiyanlığın erken döneminde inşa edilmişti. Tüm erken dönem Bizans kiliseleri gibi “Bazilika” planı örnek alınmıştı. Ancak halen Antik Çağ’ın etkilerinin sürdüğü bir dönemde inşa edildiği için, Greko-Romen mimarinin izlerini de görmek mümkündü.
Üç nefli bir bazilika olan yapıyı destekleyen sütunlar Korint nizamında gösterişli başlıklara sahipti. Oldukça zarif motiflerle süslü olan bu sütun başlıkları, yapıya zarar veren tüm depremlere ve yangınlara rağmen halen ayaktadır.
Osmanlı Döneminde İmrahor İlyas Bey Camii
Studios Manastırı, Fatih Sultan Mehmet‘in oğlu II. Bayezid döneminde camiye çevrildi. Manastırın camiye çevrilmesi görevi İmrahor İlyas Bey‘e verilmişti. 1486 yılında yapılan tadilatlar sonucunda ibadete açıldı. Padişahın ahırlarından sorumlu olan kişi anlamına gelen “İmrahor” unvanı, halk dilinde caminin adı olarak kaldı.
Studios Kilisesi’nin yanındaki manastır, asırlar boyunca çok büyük bir şöhrete sahipti. Bu sebeple Osmanlılar da bu geleneği sürdürmek istediler. Caminin yanına eklenen “Tekke” ile yaşamını dini ibadetlere adayanların kullanacağı bir alan oluşturulmuş oldu.
İmrahor İlyas Bey Camii, çeşitli zamanlarda meydana gelen depremlerden ve yangınlardan çok zarar gördü. 1766’da gerçekleşen bir deprem, caminin temellerini zayıflattı. 1782’de çıkan yangında ise yapının sağ taraftaki sütunlar yıkıldı. 1908’de çatısının da çökmesiyle tamamen kullanılamaz hale geldi.
Yaklaşık 1600 yıllık bir geçmişe sahip olan yapı halen dünyaca ünlüdür. Yapıyı çevreleyen duvarlar da halen ayaktadır. Ancak çatısı olmayan bina güvenlik geçekçesi ile ziyarete kapalıdır.
Son Söz
2022’de gelen yeni haberlere bakılırsa, şu sıralar İmrahor İlyas Bey Camii restore edilmeye başlandı. İstanbul’un tarihinde böylesine önemi olan bir yapının yeniden ayağa kaldırılacak olması harika bir haber!
Bu sitedeki sayfaları senede birkaç kez yeniden düzenliyor ve mümkün olduğunca güncel tutmaya çalışıyorum. Studios Manastırı’nda (İmrahor İlyas Bey Camii) yürütülen restorasyon çalışmaları ile ilgili edindiğim yeni bilgileri de sizlerle paylaşacağım.
İstanbul’un tarihine ve mimari eserlerine ilgi duyuyorsanız, bu sitenin blog sayfasında bu konularla alakalı birçok yazı bulabilirsiniz. Örneğin İstanbul’da Bizans dönemi eserleri konusu ilginizi çekiyorsa, İstanbul’daki Bizans Sarnıçları isimli yazımı da okuyabilirsiniz.
Studios Manastırı Kilisesi Hakkında Bilgi by Serhat Engul
İyi günler. 2022 yılının sonuna geldiğimiz şu günlerde, “Studios Manastırı” restorasyon çalışmaları nasıl gidiyor, bilgi verebilir misiniz? Böylesine eski bir sanat harikasının İstanbul’a ve Yedikule semtine kazandırılmasını, Yedikule sakinleri olarak dört gözle bekliyoruz. Teşekkürler.. 17.Aralık.2022
Merhaba Ataman Bey, çalışmaları ben de online kaynaklardan takip edebiliyorum. Çünkü bildiğim kadarıyla yapı ziyarete açık değil. Şu sıralar hem Şehzadebaşı’ndaki Ayios Polieuktos Kilisesi’nde, hem de yazımızın konusu olan eski Studios Manastırı’nda (günümüzün İmrahor Camii) restorasyon çalışmaları devam ediyor.
Restorasyon işleri fiziksel olarak iyi olan yapılarda bile en az 3-4 yıl sürüyor. Studios’un oldukça uzun bir süre daha kapalı kalacağını tahmin ediyorum. Ancak yine de on yıllarca ihmal edilmiş bir yapının ele alınması İstanbul adına çok iyi oldu. Bilgi edindikçe yazıyı güncelleyeceğim. Yorumunuz için teşekkürler.