Osmanlı’nın yıllarca başmimarlığını yapmış olan Mimar Sinan, Osmanlı İmparatorluğu’nda sıradan ailelerin çocuklarının ne büyük bir kariyer fırsatına sahip olduğunun bir kanıtı gibidir.
Osmanlı’nın kurucu padişahları döneminde hayata geçirilen devşirme sistemi, Pargalı İbrahim Paşa, Sokullu Mehmed Paşa, Köprülü Mehmed Paşa gibi devlet adamlarını Devlet-i Aliyye’ye kazandırdığı gibi, evrensel çapta bir mimarı da Osmanlı tarihine altın harflerle yazdırmıştır.
İsterseniz, Mimar Sinan’ın Kayseri’nin bir köyünde başlayan hayatına ve eserlerine beraber göz atalım.
Osmanlı İmparatorluğu’nun en büyük mimarı olan Mimar Sinan, aynı zamanda Rönesans Dönemi’nin en önemli mimarlarından biriydi. Devletin başmimarı olarak hizmet verdiği yarım yüzyıl boyunca, başkentten en uzak taşra iline dek bütün Osmanlı topraklarına damgasını vurdu.
Mimar Sinan, 15. Yüzyıl’ın sonunda Agrianos adıyla anılan (Ağırnas) ve taş oymacılığıyla geçinen bir köyde, Hristiyan bir ana ve babadan dünyaya geldi. Yavuz Sultan Selim’in saltanatının ilk yıllarında çıkan kardeş kavgaları, ardından İran’a ve Mısır’a düzenlenen seferler, padişahı Yeniçeri Ocağı için Anadolu’dan da Hristiyan çocuklar devşirmek zorunda bırakmıştı.
Sinan, 1513 yılında, henüz 15 yaşındayken Acemi Ocağı’na alındı. 1521’de, Bağdat Kuşatması sırasında yeniçeri oldu. Daha sonra padişahın katıldığı seferlerin çoğunda yer aldı ve zamanla padişahın maiyetine katıldı.
Bu dönemin yapıtlarından hangisinin ona ait olduğunu kesin olarak söylemek zordur, ama önceki başmimarın ölümünden sonra, 1538 yılında onun yerini aldığına göre kendini çoktan kanıtlamış olduğu tahmin edilebilir.
İstanbul’daki Mimar Sinan Eserleri

Mimar Sinan eserleri ile ilgili erken döneme ilişkin bilgiler yetersiz olsa da, ömrünün sonuna kadar çılgınca çalıştığı ve verdiği eserlerle bütün zamanların en verimli mimarı sayılması gerektiği ortadadır.
Hayattayken ve ölümünden kısa bir süre sonra hazırlanan listelerden, en az 477 yapıda onun imzasının olduğunu ve bunlar arasında 107 cami, 74 medrese, 56 hamam, 52 mescit, 45 türbe, 38 saray, 31 kervansaray, 22 imaret ve 9 köprü yer aldığını biliyoruz.
Her ne kadar o dönemde inşa edilen bütün yapılar onun hesabına yazılmış ise de liste oldukça etkileyicidir. Mimar Sinan hakkında, Osmanlı’nın ücra köşelerindeki çalışmaları bizzat denetlemediği iddia edilir. Günümüzde çok sayıda insanın çalıştığı bir mimarlık bürosunun sahibi de, tüm işleri birebir takip edemez. Ancak sonuçta yapılar ona mal edilir ve başarı onun hanesine yazılır. Başmimar, öyle veya böyle üslubu belirleyen kişidir.
Hiç kuşkusuz, Mimar Sinan’ın kendi tasarımlarını ve mimari açmazlardaki yeni yöntemlerini kabul ettirmesi, -Selimiye Camii’nde olduğu gibi- onun dehasının ve otoritesinin en iyi kanıtlarıdır. Ayrıca Mimar Sinan döneminde Osmanlı mimarisinin rotası üç aşağı beş yukarı bellidir ve Sinan’ın yön verdiği üslup işlenmiştir.
Mimar Sinan’ın yaşadığı dönemde bir cihan imparatorluğuna evrilen Osmanlı’da mimari yapılar önemli bir yer tutuyordu. Mimar Sinan’ın inşa ettiği eserlerde, 16. Yüzyıl için oldukça gelişmiş teknikler kullanılıyor ve görkemli yapıtlar ortaya konuyordu. İmparatorluğun kudreti ve sonsuz organizasyon imkanları yapılara yansıtılıyordu.
1. Şehzade Camii

Mimar Sinan’ın çekip çevirdiği dev imparatorluk mimarisi için yalnızca inşaat alanında uzmanlık yeterli değildi. Şehircilik kanunlarının dikte ettiği bazı dinamikler gözetilmek zorundaydı. Ayrıca malzemelerin niteliğinin ve fiyatlarının denetlenmesi, inşaat çalışmalarına katılan çeşitli zanaat ustalarının yönetilmesi gerekiyordu. İnşaatlar için gerekli el emeğinin titizlikle organize edilmesi gerekiyordu.
Sinan’ın ilk anıtsal yapıtı, Hürrem Sultan için İstanbul’da yaptığı külliyeydi; önce cami yapıldı (1539), ardından bir medrese (1540), bir imaret (1550) ve bir şifahane (1557) eklendi.
Hemen arından iki külliyenin inşa çalışmalarını başlattı. Mimar Sinan’ın “çıraklık dönemi eserim” dediği Şehzade Camii ve Kanuni’nin kızı Mihrimah Sultan için Üsküdar’da yaptığı ve yine 1548’de tamamlanan külliye.
Sonra Kanuni Sultan Süleyman’ın isteği üzerine iki külliye daha yaptı; biri Şam’da, diğeri ise İstanbul’daydı. Mimar Sinan, İstanbul’daki Süleymaniye Camii için “kalfalık dönemi eserim” demiştir. Aynı tarihlerde Ayasofya’nın hemen önüne Hürrem Sultan için yaptığı Ayasofya Haseki Hamamı’nı tamamladı.
Bir yandan bu çalışmaları sürdürürken, öte yandan da iki büyük caminin inşası ile ilgileniyordu. Silivrikapı yakınlarındaki Hadım İbrahim Paşa Camii (1551) ve Beşiktaş’taki Sinan Paşa Camii (1555).
Süleymaniye Camii ile Edirne’deki Selimiye Camii’nin yapımı arasında kalan süre içinde, İstanbul’da yapılan büyük külliyelere imza attı.
2. Süleymaniye Camii

Sultan II. Selim tahta geçmeden önce, 1566’da Sinan’dan Konya yakınlarında, Hac yolu üzerindeki Karapınar kasabasında bir külliye yapmasını istedi. Bu külliyenin yapım çalışmaları 1565’de tamamlandı ve söylendiğine göre Padişah II. Selim, başmimarının tavsiyesine uyarak Edirne’de çok büyük bir külliyenin yapımını başlattı.
Mimar Sinan’ın ustalık eseri Selimiye Camii’nin yapımı padişahın saltanatından uzun sürdü ve 1575’de tamamlandı. Bu arada Sinan, 1570’e doğru geleceğin padişahı III. Murad’ın annesi Nurbanu Sultan için, Üsküdar’da başka bir külliyenin inşaatına başladı. Bu külliye 1583’te tamamlandı. III. Murad tahta çıkmadan önce, Manisa Sancakbeyliği yaptığı sırada bu kente de bir cami yaptırdı.
3. Sultan II. Selim Türbesi

Sultan III. Murad’ın saltanatı sırasında, başkent için hiçbir sipariş vermemiş olması, Mimar Sinan’ı çok daha mütevâzı, bir o kadar da ilgi gören ve belli ölçüde maniyerizm izleri taşıyan yapılar tasarlamaya yöneltti.
4. III. Murad Hasodası

Ayrıca Topkapı Sarayı’nın Harem Dairesi’ndeki III. Murad Has Odası da görülmeye değer eserlerinden biridir. Topkapı Sarayı içinde görülebilecek bir diğer Mimar Sinan eseri ise Matbah-ı Amire yani Saray Mutfakları’dır.
5. Haseki Hürrem Sultan Hamamı

Mimar Sinan ayrıca Ayasofya’nın bakım ve onarım işlerini üstlenmiş ve aziz tapınağı çökmekten kurtaran devasa destek payandalarını inşa etmiştir. Ayrıca Ayasofya’nın batı tarafındaki iki minareyi inşa etmiştir.
Ayasofya’nın bahçesinde 4 adet padişah türbesi bulunmaktadır. Bu türbelerden II. Selim için inşa edilen güzel türbe de yine onun eseridir.
6. Mihrimah Sultan Camii

Süleyman’ın sağlığında inşa ettiği Süleymaniye Camii’nin bahçesindeki Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan Türbeleri de vefatlarını takiben kendisi tarafından yapılmıştır.
7. Rüstem Paşa Camii

İznik Çini Atölyeleri, en kaliteli eserlerini Mimar Sinan’ın başmimar olduğu dönemde vermiştir. Çinilerin yapıldığı özel kuvars taşlarının en güzel renklerinin kullanıldığı bu dönem, aynı zamanda İznik Çini Atölyeleri’nin bu sanatın zirvesine ulaştığı yegâne dönemdir. İznik Çinileri en son Sultanahmet Camii döneminde büyük üretimler yapmış ve sonra gözden düşmüş, yerini Kütahya Çinileri’ne bırakmıştır.
8. Sokullu Mehmed Pasha Camii

Mimar Koca Sinan’ın seksen beş ile doksan yaşları arasında başlattığı son iki yapıyı, başta ardılı Suyolu Nazırı Davud Ahmet Paşa olmak üzere, meslektaşlarının yardımları ile tamamladığı sanılmaktadır.
1582’de Sinan hala faal görevdeydi ve Hac için Mekke’ye gitti. 1588’de öldü ve Süleymaniye Camii yakınlarında, Kanuni Sultan Süleyman’ın ona verdiği evin bahçesinin bir kenarına gömüldü.
9. Kılıç Ali Paşa Camii

Bu yazıda, Prof. Stefanos Yerasimos’un, Tarih Vakfı Yurt Yayınları’ndan 2000 yılında yayımlanan İstanbul İmparatorluklar Başkenti isimli eserinden bazı alıntılar vardır (Sf. 274 ve 275). Bu güzel kitap, şehrin bin yıllara dayanan köklü tarihini sevdirecek ve benimsetecek bir başyapıttır ve kesinlikle tavsiye edilir.
10. Sinan Paşa Camii

aa
Mimar Sinan Kısaca Kimdir by Serhat Engül
Leave a Reply